Artık Uzaydayız

Uzay, insanlık için her zaman keşiflerin, bilimin, teknolojinin ve bir o kadar da gizemli, merak uyandıran ve heyecan dolu gelişmelerin en büyük destekçisi olmuştur. Antik çağlardan itibaren, insanlığın uzayı keşfetme tutkusu zaman içinde uzay yarışlarına evrilmiş ve ülkeler arasında yeni bir rekabetin doğduğu tarihi bir döneme imza atmıştır. Bazı zamanlarda ise masalların konusu olmuş, bilim kurgu filmlerinin vazgeçilmez bir unsuru haline gelmiştir.

Yapılan keşifler, son yıllarda makine öğrenmesi ve yapay zekanın gelişmesi ile birlikte, modern sanata ilham kaynağı olmuş ve bu alanda eserlerin ortaya çıkmasına olanak tanımıştır

Ülkeler arası Uzay Yarışları, insanlık için önemli gelişmelere zemin hazırladı. Özetle, uzay yarışları rekabeti tetikledi ve bu rekabet de teknolojik atılımı beraberinde getirdi diyebiliriz.

Tarih 4 Ekim 1957’yi işaret ettiğinde, Sovyetler Birliği (S.S.C.B) uzaya ilk yapay uydusu Sputnik 1’i fırlatarak ülkeler arası uzay yarışlarının fitilini ateşleyen ilk ülke oldu. Ardından, 12 Nisan 1961’de Vostok 1 uzay aracıyla Kozmonot Yuri Gagarin’in dünya yörüngesine çıkarak insanlı ilk uzay uçuşunu gerçekleştirmesi, dünya çapında büyük yankı uyandırdı ve diğer süper güç olan ABD için endişe verici bir gelişme olarak kabul edildi.

Sovyetlerin bu iki önemli başarısına karşı sessiz kalamayan ABD, 1961 yılında başlattığı Apollo programı ile gözlerini uydumuz Ay’a dikti ve ilk insanlı yolculuğun startını verdi. Takvimler 20 Temmuz 1969 yılını gösterdiğinde, Neil Armstrong ve Buzz Aldrin sırasıyla aya iniş yapan ilk insanlar oldular. Ay’a ayak basan ilk insan unvanına sahip olan Neil Armstrong, “That’s one small step for man, one giant leap for mankind.” yani “Benim İçin Küçük, İnsanlık İçin Büyük Bir Adım” diyerek tarihe adını yazdırdı. Ancak, bu iki önemli gelişme öncesinde hem Sovyetlerin hem de ABD’nin uydu girişimleri, Ay’a insansız inişler, Dünya yörüngesine insanlı yolculuklar ve hatta Ay’a Sovyetler tarafından iki adet kaplumbağa bile gönderilmişti.

19 Şubat 1986 tarihine gelindiğinde, Sovyetler Birliği bilimsel çalışmalarını yürütmek adına ilk uzay istasyonu olan Mir Uzay İstasyonu’nun ilk modülünü Dünya yörüngesine fırlattı ve istasyonun inşasına başladı. Bu gelişme üzerine Amerika Birleşik Devletleri, Freedom Uzay İstasyonu girişiminde bulundu ancak 1991 yılında Sovyetlerin yıkılması ile birlikte uluslararası iş birliğinin önünün açılması nedeniyle bu girişimi durdurma kararı aldı.

Tabii ki, bu girişimler esnasında bazı başarısız ve hatta trajik sonuçlar doğan görevler de oldu. 28 Ocak 1986 tarihinde, Kennedy Uzay Merkezi fırlatma kompleksi 39-B’den gerçekleştirilen STS-51-L görevi kapsamında, “Teacher in Space Project” (Uzayda Öğretmen Projesi) çerçevesinde Öğretmen Christa McAuliffe ve 6 mürettebatı taşıyan Challenger Uzay Mekiği, kalkışından 73 saniye sonra infilak etti ve 7 astronotun ölümüne neden oldu. Bu görevin bir diğer hedefi ise 6 gün boyunca Halley Kuyruklu Yıldızı’nı gözlemlemekti.

Sovyetlerin yıkılmasının ardından Rusya tarafından faaliyetlerine devam eden Mir Uzay İstasyonu, ABD’nin de katkıları ile diğer batılı astronotların ziyareti ve bilimsel çalışmalarıyla uluslararası anlamda uzaydaki bilimsel faaliyetlerin yürütülmesinin kapılarını açtı.

1998 yılında, ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Rusya Federal Uzay Dairesi (Roskosmos), Japonya Uzay Araştırma Ajansı (JAXA), Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ve Kanada Uzay Ajansı (CSA) katılımlarıyla gerçekleşen ortak bir proje kapsamında Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) ilk modülü Baykonur Uzay Üssü’nden fırlatıldı ve inşası başladı.

ISS, uluslararası katılımla önemli bir proje haline gelerek bilimsel araştırmalar yapmak, teknoloji testleri gerçekleştirmek, uzayda yaşam koşullarını anlamak, gelecekteki uzay misyonları için teknik bilgi sağlamak ve dünya genelindeki uzay ajansları arasında uluslararası işbirliğini teşvik etmek amacıyla inşa edilmiş bir uzay laboratuvarı ve yaşam alanıdır. ISS, mikrogravite ortamında yapılan çeşitli bilimsel deneylere ev sahipliği yaparak insanlığın uzayda yaşam ve çalışma becerilerini geliştirmeyi hedeflemektedir.

Bütün bu gelişmelerin yanı sıra uzay teknolojileri kapsamında birçok önemli atılım gerçekleşti. Uzay teleskopları, boşluktaki keşif uyduları, diğer gezegenlerde bilimsel çalışmalar yapan roverlar, kuyruklu yıldızlar üzerinde araştırma yapan araçlar, dünya üzerinde ortaklaşa çalışan teleskoplar, uzay turizmi ve özel şirketlerin (SpaceX, Blue Origin, Virgin Galactic gibi) uzay taşımacılığı gibi önemli gelişmeler hayata geçirildi.

Dünya çapında tüm bu gelişmeler devam ederken, 13 Aralık 2018 tarihinde Türkiye’nin uzay faaliyetleri ve bilimsel araştırmaları için önemli bir adım olan Türkiye Uzay Ajansı (TUA) kuruldu.

  • Ülkemiz adına uzay alanında izleyeceği politikaları belirlemek, stratejik hedefler koymak ve bu doğrultuda girişimlerde bulunmak.
  • Türkiye’de ki uzay faaliyetlerini koordine etmek ve uyumlu bir şekilde yürütülmesini sağlamak.
  • Türkiye’yi uluslararası platformlarda temsil etmek ve uluslararası uzay işbirliği projelerine katılım sağlamak.
  • Türkiye’nin uzay bilimleri ve teknolojileri konusundaki kapasitesini artırmak, Ar-Ge faaliyetlerini desteklemek.
  • Uzay konularında eğitim ve farkındalığı artırmak amacıyla projeler yürütmek.
  • Uydu ve uzay araçları projelerini yönetmek ve desteklemek gibi önemli hedefleri olan, uluslararası sahnede ülkemizi önemli bir aktör haline getirmek başlıca amaçlardandır.

Sizlere geçmişten günümüze ülkelerin uzay maceralarını anlattım. Bu gelişmeleri takip ederken aklıma, ‘Acaba bir gün biz de o sahnede yer alır mıyız?’ düşünceleri gelip dururdu. Artık nihayet Türkiye Cumhuriyeti olarak, ilk insanlı uzay misyonumuzu gerçekleştirmenin sevincini ve gururunu yaşıyoruz. İlk astronotumuz Alper GEZERAVCI, Ax-3 uzay misyonuyla 18 Ocak 2024 tarihinde (hava şartları el verirse ve iptal olmazsa) ISS’e gitmek üzere yola çıkıyor. Uzay misyonu tam 14 gün sürecek ve bu süreçte toplam 13 farklı bilimsel deney gerçekleştirecek

  • TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) tarafından geliştirilen UYNA deneyi, KIBO modülündeki ELF kullanılarak yüksek sıcaklıklara dayanıklı, yüksek mukavemetli alaşımların üretilmesini hedefliyor. Bu çalışma, yer çekimsiz ortamın termofiziksel ve kristal büyümesi üzerindeki etkilerini araştırarak Türkiye’nin uzay, havacılık ve savunma sanayisinde yeni nesil malzeme geliştirme yeteneklerine katkıda bulunmayı amaçlıyor.
  • TÜBİTAK MAM’ın ikinci projesi gMETAL deneyi, kimyasal tepkimesiz koşullarda, yer çekiminin etkisi altında katı parçacıklarla akışkan ortam arasında homojen bir karışım oluşturmayı amaçlamaktadır. Bu çalışma, uzay araçlarının itki sistemlerinin daha verimli hale getirilmesine yönelik önemli bilgiler sağlamayı hedeflemektedir.
  • Boğaziçi Üniversitesi’nin geliştirdiği UzMAn deneyi, mikroalg türlerinin yer çekimsiz ortamda büyüme ve dayanıklılık testlerini yaparak metabolik değişiklikleri incelemeyi ve karbondioksit (CO2) yakalama ile oksijen (O2) üretim kabiliyetlerini belirlemeyi amaçlamaktadır. Bu bilim misyonu kapsamında, TÜBİTAK MAM ile işbirliği yaparak yaşam destek sistemi geliştirilmesi de hedeflenmektedir.
  • Ege Üniversitesi’nin geliştirdiği EXTREMOPHYTE deneyi, uzayda ve yeryüzünde yetiştirilen A. thaliana ve S. parvula bitkilerinde tuz stresine maruz bırakılarak yeni nesil dizileme (RNA-seq) kullanılarak transkriptomun belirlenmesini amaçlamaktadır. Bu çalışma, mikro yerçekiminde gelişen glikofitik ve halofitik bitkilerin tuz stresine verdikleri fizyolojik ve moleküler yanıtların karşılaştırılmasını içermektedir.
  • Ankara Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen METABOLOM araştırması, uzay koşullarının insan sağlığına olan olumsuz etkilerini anlamayı amaçlamaktadır. Bu çalışma, uzay görevine katılan astronotların gen ekspresyonlarında ve metabolizmalarında meydana gelen fizyolojik ve biyokimyasal değişimleri inceleyerek, bu etkilerin azaltılmasına yönelik bilgi sağlamayı hedeflemektedir.
  • Hacettepe Üniversitesi tarafından geliştirilen MİYELOİD deneyi, uzay misyonu katılımcılarının maruz kalacağı kozmik radyasyon hasarını immünolojik olarak ‘miyeloid kökenli baskılayıcı hücreler (MKBH) düzeyinde ölçmeyi ve değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu çalışma, uzay yolcularının immün sistemindeki değişiklikleri anlamak ve bu hasarı minimize etmeye yönelik stratejiler geliştirmek amacıyla önemli bilgiler sağlamayı hedeflemektedir.
  • TÜBİTAK UZAY tarafından gerçekleştirilen MİYOKA deneyi, ilk Türk uzay yolcusunun uzay istasyonunda kurşunsuz bileşen montajını elektronik kart üzerinde gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Uzay görevi sonrasında elde edilen veriler, mikro yer çekiminin kurşunsuz lehimleme sürecine etkilerini değerlendiren bir raporla bilim dünyasının kullanımına sunulacak.

Uzaya yollayacağımız ilk astronot, bilim dünyası için küçük bir adım olabilir, ancak bizim için büyük bir başlangıcın ilk adımları olacaktır. Astronot Alper Gezeravcı’nın gerçekleştireceği deneylerin, bilim dünyasına önemli katkıları olacağına inanıyorum. Umuyorum ki, ülkem adına uzay bilimi alanında çok daha önemli gelişmelere imza atacağız. Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün dediği gibi. ” İstikbal Göklerdedir.”

Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Ben Önder TAŞDELEN.

Kaynak: TUA, Euronews.

Loading

Insert math as
Block
Inline
Additional settings
Formula color
Text color
#333333
Type math using LaTeX
Preview
\({}\)
Nothing to preview
Insert